Enflasyon yüksek alım gücü düşük

Türkiye ekonomisinin genel durumuna ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Akdeniz Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Duman, "Enflasyon yüksek seyrediyor ve bu da vatandaşın satın alma gücünü olumsuz etkiliyor. Yıl sonunda ise enflasyonun yaklaşık %30 seviyelerinde olması bekleniyor" dedi.
 Tarih: 03-04-2025 15:39:59   Güncelleme: 08-04-2025 14:52:59
Enflasyon yüksek alım gücü düşük

Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Duman, 2025 yılı itibarıyla Türkiye ekonomisinin genel durumunu özetledi. Yıl sonunda enflasyonun yaklaşık %30 seviyelerinde olmasının beklendiğini belirten Duman, “Hala yüksek enflasyon koşulları sürüyor. Ekonomide yıllık büyüme oranının %2,5 ila %3 bandında kalması öngörülmektedir.  Bu, Türkiye ekonomisi için potansiyelinin altında bir büyüme olarak değerlendirilmektedir. İşsizlik oranlarının ortalama %9-10 seviyelerinde seyredeceği tahmin edilmektedir. Bu seviyeler, önceki yıllarla karşılaştırıldığında stabil bir seyir izlemektedir. Yüksek enflasyon ve dış borçlanma ihtiyacı, ekonomideki önemli risk faktörleri arasında yer almakta. Ayrıca, Türk Lirası'nın istikrarını sağlamak için merkez bankası politikaları dikkatle izlenmektedir. Genel olarak 2025 yılı itibarıyla Türkiye'nin ekonomik büyüme oranı sınırlıyken, enflasyon hala yüksek seyrediyor ve bu da satın alma gücü üzerinde olumsuz etkiler yaratmaya devam ediyor. Uzun vadeli sürdürülebilir büyüme için reform ihtiyaçları dile getirilmektedir.” açıklamasında bulundu.

 

NEDENLERİNİ SIRALADI

 

Duman, dolar kurundaki oynaklığın temel nedenlerini ise şu şekilde sıraladı:

 

“ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz oranlarını artırması, yatırımcıların dolara yönelmesine ve dolayısıyla Türk Lirası'nın değer kaybetmesine yol açmaktadır. Küresel ekonomik belirsizlikler, ticaret savaşları ve ABD'nin para politikaları, dünya genelindeki döviz kurlarını etkileyerek Türkiye'yi dolaylı olarak etkilemektedir. Türkiye'nin yüksek ithalatı, özellikle enerjideki bağımlılığından doğan cari açığa sebep olmaktadır. İthalatın artması, döviz talebini artırdıkça, Türk Lirası üzerindeki baskıyı da artırmaktadır. 2024 yılında Türkiye'nin cari açığının GSYH'nin %4'ü civarında olacağı tahmin edilmektedir.”

 

DÖVİZE TALEP ARTIYOR

 

Ekonomik istikrarın önemine değinen Duman, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

 

“Türkiye'deki siyasi belirsizlikler, kurumsal zayıflıklar ve yolsuzluk iddiaları, yatırımcıların güvenini sarsarak döviz talebini artırmaktadır. Ayrıca, dış ilişkilerde yaşanan gerginlikler, döviz kurlarının dalgalanmasına neden olabilmektedir. Yüksek Enflasyon: Türkiye'nin yüksek enflasyon oranları (2025 yılı itibarıyla %30 civarında) Türk Lirası'nın değer kaybına neden oluyor. Bu durum, dolara olan talebi ve bunun sonucu olarak TL’nin daha da değer kaybetmesine yol açmaktadır.”

 

BORÇLANMA ARTIYOR

 

Dolar kurundaki oynaklığın ekonomik etkilerinden de bahseden Duman, şu sözlere yer verdi:

 

“Doların yükselmesi, ithal malların fiyatlarının artmasına neden olmakta, bu da doğrudan tüketici enflasyonunu etkilemektedir. Günlük yaşamda hissedilen zam oranları, hanehalkının alım gücünü düşürmektedir. Doların sürekli dalgalanması, özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye pazarında belirsizlik hissetmesine yol açmakta. Yatırımlar, ekonomik istikrara bağlıdır ve bu istikrarsızlık, doğrudan yabancı yatırım akışlarını olumsuz etkilemektedir. Birçok Türk şirketi, döviz cinsinden borçlanmıştır. Doların yükselmesi, bu şirketlerin borçlarını çevirmekte zorlanmalarına ve iflas durumlarına yol açabilir. Faiz oranları yükseldiğinde, borçlanma maliyetleri artarak kur dalgalanmalarının etkisini derinleştirmektedir.”

 

FAİZ ARTIRIMI YAPILMALI

 

“Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına almak amacıyla faiz artırımı yapmalıdır” önerisinde bulunan Duman, “Döviz rezervlerinin yönetimi önemlidir. Piyasalara müdahale edilerek, belirli bir seviyede TL'nin tutulmasına yönelik stratejiler geliştirilmelidir. Harcama ve vergi politikalarıyla döviz dalgalanmaları kontrol altına alınabilir. Kamu harcamalarının optimize edilmesi, ekonomik dengeyi sağlamaya yardımcı olacaktır. Ekonomik istikrar için uzun vadeli yapısal reformlar şarttır. Enerji bağımlılığının azaltılması, yerli üretimin teşvik edilmesi ve verimliliğin artırılması öncelikli hedefler arasında yer almalıdır.” diye konuştu.

 

YERLİ PARA TEŞVİK EDİLMELİ

 

Uzun vadeli stratejilerin neler olabileceğini de sıralayan Duman, şu ifadelere yer verdi:

 

“Dolarizasyonu azaltmak için yerli paranın kullanımını teşvik eden politikalar uygulanmalıdır. Ticaretin bazı kısımlarında Türk Lirası ile işlem yapılması sağlanabilir. Yerli ve yabancı yatırımcıların döviz piyasalarına güvenini artırmak için yeni yatırım araçları ve finansal ürünler geliştirilmelidir. Finansal okuryazarlık programları ile yatırımcı eğitimine yönelik adımlar da atılabilir.”

 

KONTROL ALTINA ALINMALI

 

Duman, konuya ilişkin açıklamalarını şu şekilde tamamladı:

 

“Sonuç olarak, dolar kurundaki oynaklığın kontrol altına alınması, Türk ekonomisinin istikrarı için kritik öneme sahiptir. Yukarıda belirtilen politika önerileri ve stratejiler, döviz dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik önemli araçlar sunmaktadır. Uzun vadede ekonomik istikrarın sağlanması için bütüncül bir yaklaşım benimsemek ve yapısal reformlara önem vermek gereklidir. Türk Lirası'nın değerinin korunması ve döviz bağımlılığının azaltılması amacıyla atılacak adımlar, Türkiye'nin sürdürülebilir ekonomik büyümesine katkı sağlayacaktır.”

Etiketler EKONOMİ
  HABER GALERİ
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER ÖZEL HABERLER Haberleri
Tüm Anketler
Sizce Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığını hangi parti adayı alır?
Antalya
BİZİ TAKİP EDİN
  • HABER ARŞİVİ
    • 09
    • 04
    • 2025
    Antalya
    YUKARI