Mehmet TÜRKER
  28-11-2024 13:09:00

CENNETİN ÖNÜNE KONULAN ENGEL: GEÇMİŞ

Halk arasında düşmez kalkmaz bir Allah’tır" diye bir laf vardır. Bu laf aslında insanın bilerek veya bilmeyerek her türlü hatayı yapabileceği önemli olanın ise hatadan dönmek olduğunu anlatan güzel bir sözdür.  Hatadan dönen ve pişman olan bir kişiye Allah-u Teâlâ’nın bakışı âli İmran suresi 89. ayetinde şöyle bildiriliyor: (her ne kötülük veya yanlış yapmış olursa olsun)  Ancak bundan sonra tövbe edip hallerini düzeltenler müstesnâdır. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir".

Aynı şekilde kuran-ı kerimden sonra İslam’ın temel kaynaklarından olan hadislerde peygamber efendimiz(sav) bu konuda şöyle buyuruyor: “Eğer siz günah işlememiş olsaydınız Allah sizi yok eder, başka bir kavim getirir, onlar günah işlerler, günahlarının bağışlanmasını Allah'tan isterler, Allah da onları bağışlar" (Müslim,Tevbe) Bu hadisi şerif tövbe etmek için günah işleyin demiyor. Bu hadis bizlere yukarıdaki ayette olduğu gibi tövbenin Allah katındaki değerini mecazi bir şeklide anlatıyor.

Allahın ve resulünün insanın geçmişte yaptıkları hatalara karşı takındıkları bu affedici örtücü söylemlere rağmen toplumun çoğu zaman aynı hoşgörüyü sergilemediği de bir gerçektir. Yargılama noktasında tek merci olan Allah-u Teâlâ kulunun cennete girmesi adına müsamahacı bir tavır sergilerken, hükmü noktasında ortaklık vermediği insanların, çok acımasız hüküm verdiklerine şahit oluyoruz. Hele birde geçmiş hayatı yanlışlıklarla dolu olan bir kişi, İslami bir hayatı seçmeye karar verdiyse, yandı gülüm keten helva dediklerinden daha beter olur.

Çevresindekiler den bir kısım zümre, bundan memnun olacağına, İslami hayatından vazgeçmesi adına ellerinden geleni artlarına koymazlar. Bu şahıs onların gözünde artık eskisinden daha tehlikeli biri olmuştur. Bu bakış açılarını ise: dün böyle idin, bugün başımıza şöyle şöyle kesildin ya da senden şöyle böyle olmaz diyerek dile getirirler. Aslında; kendisini yaratana karşı yaptığı hataların farkına varıp, tüm hatalarından dönmek isteyen birisine çevresindeki insanların kucak açması gerekirken, dışlayıcı bir şekilde tepki vermelerine şaşırmamak elde değil? Hani Bu kişi/kişiler eski alışkanlıklarını perdelemek için İslami unsurları kullansa, kişilerin verdikleri bu tepkiler hem anlaşılır olur, hem de haklılık payı vardır. Lakin daha ikinci bir şans verilmeden ya da herhangi bir netice elde edilmeden bu şekilde bir tepki gösterilmesinin arkasında farklı sebepler olması gerekir.

Sanki bu şekildeki bir tepkinin arka planında bu kişilerin kendi gayri/eksik İslami yaşantısını savunma refleksinden başka bir şey olmasa gerek. Şöyle ki; dün kendisi gibi düşünen ve hareket eden bir birey, bugün karşı tarafa geçmekle etrafındaki insanlara dolaylı olarak sizin yaşadığınız dini hayat yanlış mesajı verecektir. İster istemez bu imaja muhatap olan bu kişiler iblis misali, kendinin doğru yolda olduğunu ya da kendi islami yaşantısının/fikirlerinin/bakış açısının en doğrusu olduğunu ortaya koyma adına karşı tarafı kötüleme içgüdüsüyle saldırıya geçecektir.

Çünkü kendi yaşantısının/tercihlerinin doğru olduğuna başta kendisi olmak çevresini ikna etmesi gerekecektir. Böylelikle ne kadar kendisi gibi düşünen birilerini bulursa o kadar kendini haklı hissedecektir. Lakin bu kişinin yeni hayatında yapmış olduğu hatalar üzerinden eleştiri yapamayınca, sırf zihinsel bulanıklık meydana getirmek adına, Allah-u Teâlâ’nın bile üzerini örttüğü kişinin geçmişinde yaptığı hataları dile getirecektir.

Oysa iç dünyası kendisine, bu şekildeki davranışın yanlış olduğunu, her saniye haykırmasına rağmen, üç günlük dünya hayatı uğruna, iblis gibi karşı tarafı kötüleyerek,  yalnız kendisinin ve kendisi gibi düşünenlerin en iyi Müslüman olduğu yalanına inanmaya ve de inandırmaya devam edecektir.

  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
Tüm Anketler
Sizce Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığını hangi parti adayı alır?
BİZİ TAKİP EDİN
  • HABER ARŞİVİ
    YUKARI