NEŞİDE ŞAHİN
Her sabah, güneş yeniden doğuyor. Bazen bulutların ardından süzülerek, bazen göz kamaştıracak kadar parlak… Ve her gün bize, yeni bir başlangıç, yeni bir umut ve yeni bir bakış açısı sunuyor. İşte tam da bu yüzden, pozitiflik bir tercih değil, bir yaşam biçimi olabilir. Üstelik yalnızca kendimiz için değil; çevremizdeki insanlar, hayvanlar ve tüm yaşam için…
Hayat, bazen zorlayıcıdır. Bazen can yakar, hayal kırıklığına uğratır. Ancak unutulmamalıdır ki, hayat aynı zamanda mucizelerle doludur. Bir çiçeğin açışı, bir bebeğin gülüşü, yaşlı bir çiftin el ele yürümesi, bir dostun beklenmedik sarılışı… Bu küçük anlar, yaşamın gerçek özüdür. Pozitif bir bakış açısı, bu anların kıymetini fark ettirir. Karamsarlık, güzel olanı gölgeleyebilir ama umut, en karanlık anlarda bile ışığını yakabilir.
Pozitif olmak demek, Pollyanna’cılık oynamak değil; zor zamanlarda bile umudu seçmek, iyiliği büyütmek demektir. Günlük hayatın hengâmesinde nefes alacak bir yer bulmak, bir tebessümün bile ne büyük değişimlere neden olabileceğini görmek demektir.
Herkesin hayatında zor dönemler vardır. İşini kaybeden, sevdiklerini yitiren, yalnızlıkla mücadele eden insanlar... İşte bu noktada pozitif yaklaşım, sadece kendimize değil başkalarına da ilaç olur. Bir arkadaşınıza “Senin yanındayım” demek, bir yabancıya gülümsemek, kalpten söylenmiş bir “Nasılsın?” bile bazen birinin hayatında mucizeler yaratabilir.
Unutmayalım, hepimiz aynı gemideyiz. Empati kurmak, önyargılarımızı bırakmak, insanları oldukları gibi kabul etmek, dünyayı daha yaşanır kılar. Pozitif bir dünya, pozitif insanlar sayesinde kurulur. Kırmadan, yargılamadan, sevgiyle yaklaşmak... İşte insan olmanın özü budur.
Bir sokak kedisinin mırlaması, bir köpeğin heyecanla size doğru koşması, bir kuşun pencerede ötüşü… Tüm bunlar, hayvanların hayatımıza kattığı o saf, içten sevginin göstergesidir. Hayvanlar, karşılık beklemeden severler. Sadıktırlar, samimidirler ve sezgileriyle duygularımızı anlayabilirler. Onlara sevgiyle yaklaşmak, sokakta karşılaştığımız bir köpeğe su vermek, bir kedinin başını okşamak… Bunlar küçük ama etkili iyiliklerdir. Hayvan sevgisi, insanın içindeki şefkati büyütür. Onlara gösterdiğimiz merhamet, aslında insanlığımızın da ölçüsüdür.
İyilik de, gülümseme de bulaşıcıdır. Bir kişinin enerjisi, bir ortamdaki havayı değiştirebilir. Pozitif insanlar, etraflarına umut yayarlar. Karamsarlık içinde bile bir umut ışığı olurlar. İşte bu yüzden her birimizin bu dünyaya karşı bir sorumluluğu vardır: Daha iyiyi seçmek, daha iyiyi yaşamak ve yaşatmak. Küçük adımlar atmak yeterlidir. Günaydın demek, teşekkür etmek, sabırlı olmak, birinin başarısını yürekten kutlamak, yardım etmek… Bunlar dünyayı değiştirmeye küçük ama güçlü katkılardır.
Her insanın içinde bir ışık vardır. Bazen yorgunluk, kırgınlık, yaşamın iniş çıkışları bu ışığı gölgeleyebilir. Ama o hep oradadır. Pozitiflik, bu ışığı yeniden parlatmaktır. Her sabah “Bugün güzel bir gün olacak” diyerek başlamak, yolda karşılaştığımız insanlara içtenlikle gülümsemek, bir dostun derdini dinlemek, bir sokak hayvanına su bırakmak… Bu küçük eylemlerle kendi içimizdeki ışığı yakar, başkalarınınkine de kıvılcım olabiliriz.
Pozitiflik bir seçimdir ama bu seçimin etkisi büyüktür. Hayata, insanlara ve tüm canlılara umutla, sevgiyle, şefkatle bakmak… İşte gerçek değişim burada başlar.