NEŞİDE ŞAHİN
Bu ülkede son yıllarda garip bir tablo var. Televizyonu açıyoruz, ekonomimiz büyümüş deniyor. Rakamlar havada uçuşuyor, grafikler süsleniyor. Ama bir bakıyoruz, pazar çantası hafifleyeceğine ağırlaşıyor. Cebimizdeki para çoğalacağına azalıyor. En önemlisi de tarlada üretim düşüyor. Hani büyüyorduk? Hani kalkınıyorduk?
Ekonomi büyürken tarım küçülüyorsa, bir yerde bir yanlışlık var demektir. Çünkü bu ülkenin karnını doyuran tarımdır. Fabrika açmak iyidir, teknolojiye yatırım yapmak iyidir ama aç insan telefonla doymuyor, ekmekle doyuyor. Sofraya oturunca büyüme rakamı değil, domatesin fiyatı konuşuluyor.
Eskiden köylü milletin efendisiydi. Bugün köylü, borç batağında! Mazot pahalı, gübre pahalı, sulama masrafı ayrı dert. E, çiftçi ne yapsın? Ekecek, biçecek ama ektiği para etmiyor. Tarlaya girdiği anda zarar yazıyor. Böyle olunca da insanlar tarlayı bırakıp şehre göçüyor. Gençler tarım yapmak istemiyor. Kim ister ki? Sabahın köründe kalk, bütün gün güneşin altında çalış, sonra da eline üç kuruş geçsin.
Hal böyle olunca tarım üretimi düşüyor. Sonra markette fiyatlar uçuyor. Domatesi taneyle alır olduk, soğana gözümüz gibi bakıyoruz. Neymiş? Ekonomi büyüyormuş. Eğer büyüme sofraya yansımıyorsa, o büyüme sadece kâğıt üstündedir. Halkın hissetmediği büyüme, büyüme değildir.
Bir de başka bir sorun var: Tarım politikası masa başında yapılmaz. Toprağın kokusunu bilmeyen, tarlaya ayağını basmamış insanlar tarım planlayamaz. Çiftçinin neye ihtiyacı olduğunu yine çiftçi bilir. Ama yıllardır üreticinin sesine kulak veren yok. Hep konuşan çok, dinleyen yok.
Bir ülkede tarım çökerse, dışa bağımlılık artar. Bugün markette yüksek fiyat ödüyorsak, yarın daha da kötü olabilir. Çünkü kendi üretemeyen ülke, başkasına muhtaç olur. Bir gün kapı çalınır, “Bugün fiyatı artırdık” derler. Sen de çaresiz alırsın. Niye? Çünkü üretim yok.
Bizim toprağımız bereketlidir. Bu ülke kendi kendine yeten bir ülkeydi. Ne oldu da bu hale geldik? Sorunun cevabı aslında çok açık: Tarım ihmal edildi. Üretici yalnız bırakıldı. Yıllarca günü kurtarmaya bakıldı. Kimse uzun vadeli düşünmedi.
Ekonomi büyüsün, elbette büyüsün. Ama büyürken tarlayı kurutmayalım. Çiftçiye destek verelim. Mazotu, gübreyi, tohumu ulaşılabilir yapalım. Köyde yaşayan insanın emeğini değerli kılalım. Çünkü biz üretemezsek, büyüme masal olur.
Unutmayalım: Bir ülkenin gerçek gücü tarlasında belli olur. Üretim güçlü ise ekonomi de güçlüdür. Bugün soframızdaki yemek bile dışarıya bağlı hale gelirse, o büyümenin hiçbir anlamı kalmaz.
Tarımı ayağa kaldırmadan bu ülke ayağa kalkmaz. Ekonomi rakamlardan değil, tarladan başlar. Bunu anlamadığımız sürece büyüyoruz sanırız ama aslında küçülüyoruz.