NEŞİDE ŞAHİN
Son günlerde herkesin dilinde aynı konu var: Hayvanları besleme yasağı. Parkta, sokakta, mahalle arasında… Nerede iki kişi yan yana gelse, konu dönüp dolaşıp buraya geliyor. Herkes bir şey söylüyor ama kimse kimseyi dinlemiyor. Oysa bu mesele öyle hafif bir mesele değil. Çünkü işin ucunda can var.
Şimdi ben soruyorum: Bu sokak hayvanları dün mü geldi? Hayır. Yıllardır bizimle yaşıyorlar. Evimizin önünde büyüyen kedi var, çocukluğumuzdan beri bildiğimiz köpek var. Bizi tanıyorlar, biz onları tanıyoruz. Bir tas su verdiğimizde kuyruğunu sallayan, kapının önüne konan mamayı görünce sevinçten hoplayan o hayvanlar… Ne oldu da birden “beslemeyin” dedik?
Ben anlamıyorum. Aç kalan hayvan daha mı sakin olur? Daha mı güvenli olur? Tam tersine. Açlık, ister insan olsun ister hayvan, herkesi agresif yapar. Aç olan hayvan çöplere saldırır, etrafa dağılır, telaşlanır. O zaman sorun büyür. Ama doyan hayvan yatar kenara, kimseye karışmaz. Biz bunu yıllardır görüyoruz zaten.
Bir de şu var: “Besleme, alışmasın.” Eee ne yapalım? Aç kalsın da kendi başının çaresine mi baksın? Zaten sokakta yaşamak onun kaderi değil, bizim tercihlerimiz ve hatalarımız yüzünden sokakta. Biz evcilleştirdik. Biz çoğalttık. Biz sokağa bıraktık. Sonra dönüp “beslemeyin” diyoruz. Bu bana hiç adil gelmiyor.
Yasağın savunucuları diyor ki: “Güvenlik.” İyi de kardeşim, güvenliği sağlamak için hayvanı aç bırakmak çözüm mü? Değil. Asıl çözüm belli: Kısırlaştırma, aşı, denetim. Bu üç adımı yıllardır düzgün yapmadığımız için bugün sorun yaşıyoruz. Ama faturayı hayvana kesiyoruz. Bu da vicdana sığmıyor.
Bir de sokakta hayvan besleyen insanlara saldıranlar var. “Sen yüzünden çoğalıyorlar”, “Sen yüzünden buraya geliyorlar” diye bağıranlar… Oysa o insanlar, herkesin kaçtığı yerde onlar gidip hayvana su veren, mama koyan insanlar. Onlar olmasa belki sokakta çok daha kötü manzaralar olurdu. Bir kap mama neyi çözer demeyin. Bir kap mama hem hayvanı sakin tutar hem çevreyi düzenler. Bunu anlamak zor değil.
Hadi diyelim ki beslemeyi yasakladınız. Peki, sonra ne olacak? Aç kalan hayvan daha çok gezecek. Daha çok arayacak. Daha çok insanla, daha çok çocukla karşılaşacak. Bu mu istenen? Sorunu büyütmek mi yoksa gerçekten çözmek mi?
Ben bu yasağı şöyle görüyorum: Kolaya kaçmak. Çünkü gerçek çözümler zor. Para ister, ekip ister, zaman ister. Ama besleme yasağı ne ister? Bir yazı, bir tabela, bir ceza… İşte bitti. Ama sokakta yaşayan o canların hayatı öyle “bitti” deyince bitmiyor.
Ben sokakta hayvan görmekten rahatsız olanları da anlıyorum. Herkes hayvan sever olmak zorunda değil. Korkan olur, sevmeyen olur, alışık olmayan olur. Buna saygım var. Ama bir hayvandan rahatsız olmak başka, ona açlık çektirmek başka. Biri insanlık hâli, diğeri vicdansızlık…
Sonuç olarak… Bu memleketin sokakları bizim olduğu kadar onların da. Bunu kabul edeceğiz. Çözümü açlıkta değil, yönetimde arayacağız. Kısırlaştıracağız, sahiplendireceğiz, denetleyeceğiz. Ama hayvanı aç bırakıp huzur beklemek, yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktır.
Daha sakin sokaklar mı istiyoruz? O zaman önce o sokaklardaki canlara biraz merhamet edeceğiz. Çünkü merhamet olmadan düzen olmaz.