NEŞİDE ŞAHİN
Son günlerde Antalya’da yaşadığımız depremler hepimizi tedirgin etti. Gece yarısı sallanan evler, aniden gelen o uğultu, telefonlara düşen bildirimler… Kim ne derse desin, insan bir anda irkiliyor. Deprem denen şey öyle bir an ki, ne hazırlık dinliyor ne de plan. O anda tek düşündüğümüz şey, “Bir an önce geçse de kurtulsak.”
Antalya yıllardır turizmiyle, sıcağıyla, deniziyle anılırdı. Ama şimdi başka bir gerçek yüzümüze çarptı. Demek ki bu güzel şehir de zaman zaman hatırlatıyor bize doğanın gücünü. İnsan alışıyor sanıyor ama alışılacak bir şey değil. Çünkü her sallantı, daha önce yaşananları da hatırlatıyor. Çocuklar korkuyor, yaşlılar panik oluyor, herkes birbirine “Hissettin mi?” diye soruyor.
Deprem uzmanları çıkıp konuşuyor, “Bunlar normal” diyorlar. Tamam, belki bilimsel olarak normaldir ama yaşayan için hiç normal değil. Evinde otururken duvarın titremesi, lambanın sallanması, bir anda yerin altından gelen ses… Bunların hiçbiri kolay değil. Üstelik herkesin aklında aynı soru: “Daha büyük bir şey olur mu?”
Bizim insanımız güçlüdür, dayanıklıdır. Ama yine de bazı şeyler göz ardı edilmemeli. Deprem çantası dursun bir köşede, herkes evde güvenli alanını bilsin. Çocuklar ne yapacağını öğrensin. Panik olmayalım ama boş da durmayalım. Çünkü depremi engelleyemeyiz ama hazırlıklı olabiliriz.
Şu günlerde en çok ihtiyacımız olan şey de sakinlik. Sosyal medyada yayılan söylentiler, abartılı paylaşımlar, “Büyük deprem geliyor” haberleri insanı daha çok geriyor. Oysa bilgi kirliliği korkudan daha tehlikeli. En doğrusu, yetkili kurumları takip etmek, duyduğumuza değil doğruladığımıza inanmak.
Antalya güzel şehir. Güneşi güzel, denizi güzel, insanı ayrı güzel. Bu depremler geçer, korkular da zamanla azalır. Ama bize düşen, birbirimize destek olmak. Komşunun kapısını çalıp “İyi misiniz?” demek bile insana güç verir. Çünkü böyle zamanlarda en büyük teselli dayanışmadır.
Umarım bundan sonrası sakin geçer. Umarım bu yaşananlar sadece kısa süreli sarsıntılar olarak kalır. Hepimizin tek isteği, evimizde huzurla oturmak, çoluğumuzla çocuğumuzla güven içinde yaşamak. Ve biliyoruz ki, dikkatli ve bilinçli olursak korkularımız yerini tedbire bırakır.
Doğa bize bazen hatırlatır ama biz de birbirimize tutunarak ayakta dururuz.