NEŞİDE ŞAHİN
2025 yılının son ayına geldik. Takvim yaprakları birer birer azalıyor. Günler hızla akıyor. İnsan bazen zamanın neden bu kadar hızlı geçtiğini düşünüyor. Daha dün gibi hatırladığımız birçok şey aslında aylar önce yaşandı. Şimdi ise yeni bir yılın eşiğindeyiz.
Aralık ayı her zaman farklı bir duygu taşır. Hem bitişleri hem de başlangıçları aynı çatı altında toplar. İnsan içinden bir hesap yapma isteği duyar. Bu yıl neler yaptım, neleri istedim ama yapamadım diye düşünür. Kimi zaman pişman olur. Kimi zaman gurur duyar. Bazen de sadece derin bir nefes alıp “Geçti gitti” der.
Sokaklar yavaş yavaş yılbaşı ışıklarıyla süslenmeye başladı. Mağazaların vitrinleri kalabalıklaştı. İnsanların içinde yeni bir umudun kıvılcımı hissediliyor. Herkes yeni yıla bir dilek hazırlıyor. Bu dilekler bazen büyük, bazen küçük oluyor. Ama hepsinin ortak bir yanı var. Hepsi daha iyi bir hayat isteğinin bir parçası.
2025 pek çok kişi için yorucu bir yıl oldu. Dünyada değişimler hız kesmedi. Teknoloji gelişti, hayat hızlandı, gündem doldu taştı. İnsanlar yetişmekte zorlandı. Ama yine de ayakta kaldık. Zorluklar karşısında bir yol bulduk. Küçük mutluluklar bulduk. Bazı günler sadece bir fincan sıcak kahve bile iyi geldi. Belki de en değerlisi buydu. Basit şeylerde bile huzur bulmayı öğrenmek.
Yeni yıl yaklaşırken bir beklenti de oluşuyor. “2026 daha iyi olsun” diyoruz. Daha sakin, daha umutlu, daha huzurlu bir yıl olsun. İnsan ilişkilerimizin güçlendiği, kendimizi daha iyi anladığımız bir yıl olsun. Hatalarımızı tekrarlamadığımız bir yıl olsun. Bize yük olan şeyleri geride bıraktığımız bir yıl olsun.
Belki de yeni yıl dediğimiz şey sadece bir tarih değişimi. Ama insan doğası bu değişime anlam yüklemeyi seviyor. Çünkü her yeni başlangıç bir fırsat gibi geliyor. “Bu sefer farklı olacak” demek içimizi rahatlatıyor. Belki de bu his bile bize iyi geliyor.
2025’in son ayında geriye dönüp baktığımızda şunu fark ediyoruz: Zaman biz istesek de istemesek de akıyor. Bu akışın içinde en önemli şey, kendimize küçük duraklar yaratmak. Kendimizi unutmamak. Sevdiklerimize zaman ayırmak. Kendimize iyi bakmak. Çünkü zamanın hızlı akışı içinde kendimizi kaybetmek kolay.
2026 kapıya dayanmış durumda. Sayılı günler kaldı. Belki bu son günlerde biraz yavaşlamak iyi gelir. Düşünmek, dinlenmek, nefes almak iyi gelir. Kendimize şunu söylemek iyi gelir: “Yeni yıla hazır olmak zorunda değilim ama hazır hissedebilirim.”
Yeni yıl ne getirirse getirsin, umudu elden bırakmamak en güzeli. Çünkü bazen tek bir küçük umut bile koca bir yılı değiştirebilir.
Ve şimdi, bu yılın son ayında, 2025’e teşekkür etmek zamanı. Bize kattıkları için. Öğrettikleri için. Yorulmamıza rağmen ayakta kalabildiğimiz için.
2026’ya da bir selam etmek zamanı. Hoş gel, yeni yıl. Bize iyi gel. Biz hazırız. En azından elimizden geldiği kadar.