KONSER Mİ HİZMET Mİ?

Son dönemde belediyelerin yaşadığı ekonomik zorluklar, sıkça gündeme geliyor.

SGK borçları nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadıklarını dile getiren belediyeler, bir yandan borç yükü altında ezilirken, diğer yandan yaklaşan 30 Ağustos Zafer Bayramı için büyük bütçeli etkinlikler düzenlemeye hazırlanıyorlar.

Ünlü sanatçıları getirip görkemli konserler düzenlemek için adeta yarış halindeler.

Ancak, bu tür organizasyonların maliyetleri, ne yazık ki pek de göze batmıyor gibi görünüyor.

Örneğin, İrem Derici gibi popüler bir sanatçının ekibiyle birlikte bir belediyeye olan maliyeti ne kadar olabilir?

Üstelik bu maliyetin üzerine bir de platform kurma, ses ve görüntü sistemi gibi organizasyon giderlerini eklediğinizde, rakamların milyonları bulması kaçınılmaz.

Peki, borç batağında olan bir belediye için bu kadar şatafatlı organizasyonlara gerçekten gerek var mı?

Belediye başkanları, bu tür büyük bütçeli etkinliklerle mi vatandaşın gönlünde taht kurmayı hedefliyor?

Yoksa küçük çaplı, minimum bütçeyle düzenlenmiş etkinlikler yaparak, ana parayı hizmete aktaran bir başkan mı vatandaş nezdinde daha fazla değer görür?

Bu sorunun cevabı, aslında oldukça basit: Vatandaşın önceliği, günlük yaşamını kolaylaştıracak, hayat kalitesini artıracak hizmetlerdir.

Büyük borçlar altında kıvranan bir belediyenin, devasa bütçelerle düzenlediği konserler ve etkinlikler, kısa vadede bir "görsel şölen" sunabilir.

Ancak uzun vadede, vatandaşın hayatına somut bir katkı sağlamayan bu harcamalar, yerel yönetimlerin aslında ne kadar yanlış bir önceliklendirme yaptığını gösterir.

Vatandaş, hizmet bekler. Sokaklarının temiz olmasını, ulaşımın rahatlamasını, altyapı sorunlarının çözülmesini, eğitim ve sağlık alanlarında destek almayı ister. Belediye bütçelerinin öncelikle bu alanlara yönlendirilmesi, vatandaşın yaşam kalitesini artıracaktır.

Kültürel etkinlikler elbette ki toplum için önemlidir ve moral yükseltici bir etkiye sahiptir.

Ancak bu etkinliklerin minimum bütçeyle, ihtiyaca uygun şekilde düzenlenmesi, hem belediyenin mali yükünü hafifletecek hem de vatandaşın gözünde daha takdir edilesi bir yönetim anlayışı sergileyecektir.

Belediyelerin, büyük borçlar altındayken "şatafatlı şovlar" yerine, küçük ama etkili etkinliklerle vatandaşa terapi niteliğinde moral sunması, hem ekonomik hem de sosyal açıdan daha sürdürülebilir bir yol olacaktır.

Unutmayalım ki, büyük gösteriler değil, küçük ama samimi dokunuşlar toplumun kalbinde yer eder.

Belediye başkanları, halkın gerçek ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalı ve bu doğrultuda hizmet önceliklerini belirlemelidir.