Futbol denilince akla hemen milyon dolarlık transferler, yıldız oyuncular, dolu tribünler ve coşkulu taraftarlar geliyor. Ancak bu görkemli sahnenin arkasında, kulüplerin birikmiş devasa vergi ve SGK borçları olduğu gerçeği göz ardı ediliyor. Süper Lig kulüplerinin devlet kurumlarına milyonlarca lira borcu varken, futbol dünyası dev bütçelerle transfer dönemlerinde adeta para saçıyor. Yıllardır biriken bu borçlar karşısında ise devletin yeterince etkili bir yaptırım uygulamaması, sistemin adaletsizliğini gözler önüne seriyor.
Milyon dolarlık transfer haberleriyle gündemden düşmeyen kulüpler, vergi ve sigorta borçları söz konusu olduğunda sessizliğe bürünüyor. Hatta, Anadolu’daki daha mütevazı kulüpler bile 2-3 milyon dolarlık transferler gerçekleştirebilirken, borçlar tahsil edilmek istendiğinde aynı kulüpler hemen itirazlarını yükseltiyorlar. Futbolun ekonomik gerçekliği ve bu borçlar arasında bir uçurum oluşmuş durumda.
Kulüplerin harcama eğilimleri, futbolun endüstriyel bir sektör haline gelmesiyle doğru orantılı olarak arttı. Her yıl milyonlarca dolar sadece transferlere harcanıyor, futbolculara astronomik maaşlar ödeniyor. Ancak iş vergi ve sigorta primlerine gelince, bu kulüplerin borçlarını ödemekte direnç gösterdiği ve devletin alacaklarını toplamakta zorlandığı bir tablo ortaya çıkıyor. Vergi borçlarını ödemeyen, SGK primlerini yatırmayan kulüpler, bu durumdan sorunsuz çıkabilmek için genellikle devletin tavizlerini kullanıyorlar.
Oysa küçük ve orta ölçekli işletmeler, bireysel vergi mükellefleri bu tür borçlarını zamanında ödemediğinde hemen yaptırımlarla karşılaşıyorlar. Devlet, ekonomik olarak zorluk çeken işletmelere dahi af tanımazken, Süper Lig kulüpleri bu konuda şaşırtıcı bir ayrıcalık yaşıyor. Peki, bu adaletsizlik niçin sürüyor?
Vergi borçlarının yanı sıra sigorta primlerini de ödemeyen bu kulüpler, mali disiplini koruma konusundaki zaafiyetlerini örtbas edebiliyorlar. Transfer piyasasında milyon dolarlar havada uçuşuyor, hatta büyük yıldızlar getirilerek kulüplerin marka değeri yükseltiliyor. Ancak, bu çılgın harcamaların ardında, devletin kasasına ödenmeyen borçlar birikmeye devam ediyor. Devletin bu duruma sessiz kalması ise futbol dünyasında büyük bir sorunun habercisi olabilir.
Bu sistemin sürdürülebilir olup olmadığı ise ciddi bir soru işareti. Devlet, futbol kulüplerinden borçlarını tahsil etmeye başladığında, aynı kulüpler hemen direnç gösteriyor ve ayaklanıyor. Vergi borçlarını ödemek yerine, yeni transferler yaparak borçlarını bir kez daha göz ardı etmeyi tercih ediyorlar.
Süper Lig kulüpleri, bir yandan büyük bütçelerle futbol piyasasında aktif rol oynarken, diğer yandan kamuya olan borçlarını ödememek için türlü bahaneler üretmemeli. Devletin bu borçları tahsil edebilmesi için daha katı yaptırımlar getirmesi ve futbol dünyasının ayrıcalıklı konumunu yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Vergi ve sigorta primlerini ödemekte direnen kulüpler, diğer işletmelerle aynı kurallara tabi olmalı ve borçlarını ödemedikleri takdirde yaptırımlarla karşı karşıya kalmalıdırlar.
Futbolun popülaritesi ne kadar büyük olursa olsun, bu durum, adaletsiz bir mali yapı oluşturmanın bahanesi olmamalıdır. Süper Lig kulüplerinin de diğer tüm ekonomik aktörler gibi kamuya karşı sorumluluklarını yerine getirmesi şarttır. Aksi takdirde, borç batağındaki kulüplerin her transfer döneminde milyon dolarlarla oynaması, toplumun diğer kesimlerinde büyük bir güvensizlik ve adaletsizlik duygusu yaratacaktır. Bu yüzden, devletin futbol kulüplerine karşı duruşunu netleştirmesi ve adil bir sistemin inşa edilmesi gerekiyor.